Diyabetin, yaygın bilinen adıyla şeker hastalığı, toplumda görülme sıklığı giderek artıyor. Üstelik bu hastalık, sadece yetişkinleri değil, çocuk yaş grubunu da tehdit ediyor. Kan şekerinin kontrol altında tutulması ve tedavisinin sağlanması kadar bu hastalığı önlemek de büyük önem taşıyor.
İçerikte Neler Var?
Diyabet nedir?
Uzun süren kan şekeri yüksekliği diyabettir; yani farklı zamanlarda ve birden fazla farklı ölçümde kan şekerinin yüksek çıkması durumudur.
Diyabet hastalığı (diabetes mellitus; şeker hastalığı) farklı tipleri olan bir hastalıktır. Her diyabet tipi için temel sorun kandaki glikozun, yani şekerin, hücre içine girememesidir. Şeker ana enerji kaynağımızdır. Kanda şeker yüksektir ancak doku ve organlar aslında bu şekere açtır. Dokular aç kalınca protein ve yağları yakmaya, bunlardan enerji sağlamaya çalışır. Diyabete bağlı gelişen sorunların nedeni işte bu temel dengenin bozulmuş olmasıdır. Gerek glikozun kendisi, gerek yan ürünleri, gerekse mecburiyetten yakılan yağ ve proteinler tüm hücrelerin, yani doku ve organların zarar görmesine neden olur.
Diyabet Nasıl Oluşur?
Açlık kan şekeri kaç olunca diyabet hastalığı gelişiyor?
Açlık kan şekeri için yüksek denilen değerler 8-12 saatlik açlıktan sonra kan şekeri (AKŞ) için 126 mg/dl ve üzeri olmasıdır.
Tokluk kan şekeri kaç olunca diyabet hastalığı gelişiyor?
Tokluk kan şekeri değerleri yemekten sonra 2. saat tokluk kan şekeri (TKŞ) için 200 mg/dl ve üzerindeki değerlerdir. Aynı zamanda günün herhangi bir saatinde ne zaman ve ne yemiş olursanız olun, kan şekeri değeriniz 200 mg/dl üzerinde ise ve bu birden fazla ölçümde görülmüş ise şeker hastası, yani diyabetli olduğunuz söylenebilir.
Acil bir durumdasınız, örneğin kaza geçirdiniz ya da ameliyat oldunuz. Kan şekeriniz ölçüldü ve yüksek çıktı. Bu doğrudan şeker hastası olduğunuzu göstermez. Yukarıda da belirttiğimiz gibi ancak tekrarlayan ölçümler ile tanı konulabilir.
Diyabet Belirtileri
Diyabet hastalığı birtakım belirtilerle kendini gösterir. Diyabet hastalarının en sık dile getirdiği şikayetler ise şöyle sıralanabilir:
- Çok su içme
- Çok idrara çıkma, gece birkaç kez/rahatsız edecek sıklıkta idrara çıkma,
- Çok yeme veya iştahsızlık
- Halsizlik
- Çabuk yorulma
- Ağız kuruluğu
- Daha az sıklıkta ise bulanık görme
- Kilo kaybı
- İnatçı enfeksiyonlar
- Tekrarlayan mantar enfeksiyonları
- Cilt yaraları ve kaşıntı şikayetleri
Ancak unutulmamalıdır ki bunların hiçbirinin farkında olmayan ya da hiçbir şikayeti olmayan kişide de rastlantısal olarak bakıldığında kan şekeri değeri yüksek bulunarak tanı konulabilir.
Diyabet tanısı nasıl konulur?
Açlık ve tokluk kan şekeri (kan glukozu) ölçümleri kolay ve tekrar edilebilir olmaları nedeniyle en sık kullanılan yöntemlerdir. Tanı için 75 g glukoz ile standart şeker yükleme testi (oral glukoz tolerans testi) OGTT yapılması daha özgün ve duyarlı olmakla birlikte, uğraştırıcı ve maliyetli olması rutin kullanımını güçleştirmektedir.
OGTT (Oral glukoz tolerans testi) nedir?
OGTT’nin hem diyabet tanısında hem de diyabet ve prediyabet (diyabetin öncesindeki süreç) ayırımında önemli bir rolü vardır. OGTT’de rutinde açlık ve 2. saat glukoz düzeyleri bakılır. 2. saatten önceki herhangi bir zaman noktasında glukoz düzeyinin 200 mg/dl’nin üzerinde olduğu vakaların, tıpkı aşikar diyabet gibi takip edilmesi gerekir.
Açlıkta kapiller, yani parmak ucundan bakılan tam kanın glukoz düzeyi; venöz plazmadaki, yani koldan alınan kanın glukoz düzeyine eşittir, ancak toklukta parmak ucu glukoz düzeyi koldan bakılana göre yaklaşık olarak %10 daha düşüktür.
Diyabet tanısı için HbA1C %6.5 (48 mmol/mol)’dur. Ancak bu testin standardize edilmiş bir laboratuvarda yapılmış olması gerekir. O nedenle hala daha çok takip parametresi olarak kullanılmaktadır.
Diyabet Tipleri
Tip 1 diyabet
Genellikle insülinin mutlak yokluğuna sebep olan pankreas hücre yıkımı vardır.
Tip 2 diyabet
İnsülin direnci zemininde ilerleyici insülin salgı/etki defekti ile karakterizedir.
Gestasyonel diabetes mellitus
Gebelik sırasında ortaya çıkan ve genellikle doğumla birlikte düzelen diyabet formudur.
Diğer spesifik diyabet tipleri
Genetik bazı defektler, kanserler, hastalıklar ya da ilaçlar nedeniyle gelişen tipler.
Diyabet Tedavisi
Eğer sebep insülin yokluğu ise insülin tedavisi, yetersizliği ise insülini daha fazla salgılatmaya yönelik tedaviler; bağırsaklardan şekerin emilimini azaltıcı tedaviler; insülini daha etkin kılacak tedaviler gibi alternatif tedavi yöntemleri kullanılır. Diyabet için uygulanan tedavi yöntemi hastanın durumuna göre değişir. Bazen tedaviler arasında geçişler yapılır. Tüm yaklaşımlar hastanın kan şekerini normale en yakın/normal düzeylerde tutup; olası hasarların önüne geçmek içindir. Bu kapsamda eğer sinir hasarı varsa ona yönelik tedavi; eğer hipertansiyon varsa ona yönelik tedavi; eğer böbrek hasarı varsa ona yönelik tedavi gibi destekleyici uygulamalar yapılır. Her tedaviyi düzenlerken ilaçların birbiriyle ve diyabet ile uyumuna dikkat edilir.
Diyabet ameliyatı var mı?
Hayır. Ancak obez, yani şişman, hastalarda kullanılan cerrahi yöntemler gıda alımını kısıtlamaya yönelik yöntemlerdir. Bu kilo kaybına neden olur. O zaman şişmanlığa bağlı ortaya çıkan insülin direnci azalır/kaybolur ve diyabet tedavi edilmiş olur. Hasta bu şekilde kilo verince kullandığı insülin ya da ilaçların miktarı/dozu azalır. Ancak tip 1 diyabet ya da pankreas ameliyatlarına bağlı diyabet ve benzeri durumlarda bu ameliyatların hiçbir anlamı yoktur. O nedenle böyle bir karar verilmeden önce mutlaka bir endokrinolog ya da dahiliye uzmanından görüş alınmalıdır.
İnsülin bağımlılık yapar mı?
Tip 1 diyabette, yani insülin yokluğunda, verilebilecek tek tedavi insülindir. Burada vücutta olmayan yerine konulmaktadır. Eğer bu yapılmaz ise hasta komaya girer ve maalesef yaşamını kaybeder.
Tip 2 diyabette insülin 2 safhada kullanılır. İlki hasta yeni tanı almıştır; ancak yüksek şekere bağlı doku ve organları yorulmuş, etkili çalışamaz hale gelmiştir. Bu aşamada yaklaşık 1 yıl insülin ile hasta desteklenir. Zaman içinde zaten ihtiyacı azalacak ve haplar ile devam edebilecek hale gelecektir. Ancak tip 2 diyabet her ne kadar “insülin var ancak etkisi az” grubu olsa da zaman içinde yüksek glikoza bağlı olarak pankreas yetersiz hale gelir ve hasarın geri dönüşü yoktur. Bu süreç bazı hastalarda 5 yıl bazısında ise 15 yıldır.
Sonuçta hasta mutlak insülin bağımlı hale gelecektir. Bu aşamada artık mecburen insülin kullanılır. Sorun insüline bağımlılık değil, insüline ihtiyaç olup olmamasıdır.
Diyabet tedavi edilmezse ne olur?
Başta küçük damarlar ve sinirler olmak üzere tüm dokular hasar görür. Göz içi kanamalardan körlüğe kadar giden diyabetik göz hastalıkları, hafif protein kaçağından böbrek yetmezliği ve diyaliz ihtiyacına kadar ilerleyen böbrek hasarı, kalp damar hastalıkları ve enfarktüs, inme atakları gibi her sistem etkilenir. Yüksek ya da düşük glikoza bağlı komalar da hayatı tehdit eden acil durumlardır.
Bu yazı Prof. Dr. Şükrü Hatun tarafından hazırlanmıştır.
Daha ayrıntılı bilgi için Endokrinoloji, Diyabet ve Metabolizma Hastalıkları Bölümü ile iletişime geçebilirsiniz.