Gebe kalabilmek ve doğum yapabilmek için sağlıklı bir yumurta, rahim ve yumurtalıkları bağlayan tüplerden en az birisinin açık olması ve gebeliği taşıyabilecek bir rahim gereklidir. Bu faktörlerde bir sorun olmadığını varsaydığımızda, kadınların gebe kalma ve çocuk sahibi olma potansiyelini etkileyen faktörlerin başında yaş gelmektedir.
Kadın yaşı ilerledikçe yumurta sayısındaki azalmanın yanında, yumurtaların içerisindeki genetik olarak sağlam yumurta oranı da düşmekte ve hem gebe kalma olasılığı azalmakta hem de düşük yapma riski artmaktadır. Burada önemli nokta, Anti Müllerian Hormon (AMH) testi veya ultrasonda görülen folikül sayısıyla belirlenen yumurtalık rezervi ile spontan gebe kalma olasılığı arasında bir ilişki olmadığıdır.
Yumurtalık rezervi az olan kadınlar;
Adet düzensizliği veya altta yatan bir genetik problem olmadığı sürece, yumurtalık rezervi az olan kadınlar da, çok olanlar gibi ayda bir yumurta üretirler ve spontan gebelik olasılıkları yaşıtlarından farklı değildir. Yumurtalık rezervi az olduğu için direkt tüp bebeğe başvurma ihtiyacı yoktur. Ancak, yumurtalık rezervi az olan kadınların gebe kalmalarını zorlaştıracak başka bir faktör bulunup bulunmadığı açısından erken dönemde değerlendirilmeleri uygundur. Bu değerlendirmeye partnerlerin sperm analizi de dahil olmalıdır. Yaşın rahim açısından olumsuz bir etkisi gözlenmemektedir.
Alkol, kahve tüketimi gebeliği etkiler mi?
Çevresel faktörler ile üreme potansiyelinin ilişkisi yıllardır tartışılmakta ve incelenmektedir. Bununla beraber, diyetin üreme potansiyeli üzerindeki gerçek etkisini güvenilir şekilde ölçmek, imkansız değilse de çok zordur. Yakın zamanda Harvard Üniversitesi’nde yürütülen “the EARTH” çalışmasının sonuçları, beklentinin tersine alkol tüketimiyle tüp bebek tedavisinin başarısı arasında net bir ilişki ortaya koyamazken, kahve tüketimi arttıkça başarının düşme eğilimi gösterdiğini ortaya koyarak bizleri şaşırtsa da, alkolün bebek gelişimi üzerindeki riskleri nedeniyle gebelik öncesi ve gebelikte alkolden kaçınılması uygundur.
Kahve tüketimini günde 200-300 mg.nin altında tutmak olumsuz etkilerden korumaya yeterli olabilir. Bir fincan Türk kahvesi yaklaşık 60 mg, filtre kahve 150-200 mg, bir bardak çay da yaklaşık 50 mg kafein içerir.
Yaygın söylemin aksine, diyetin üreme potansiyeli ile ilişkisi şüphelidir. Ancak gebelik istesin veya istemesin, her insanın sağlıklı beslenmesi, katkı maddelerinden kaçınması ve sağlıklı kiloda olması, hem uzun ömür hem de sağlıklı geçecek bir gebelik için önemlidir.
Bu yazı Prof. Dr. Barış Ata tarafından hazırlanmıştır.
Daha ayrıntılı bilgi için Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü ile iletişime geçebilirsiniz.